Tinnitus, yani kulak çınlaması, dışarıdan gelen uyaran olmaksızın kulakta ya da başta ses hissedilmesidir. Tinnitus ancak sessizlikte duyulabilen çok hafif bir ses olabildiği gibi, günlük yaşamdaki diğer seslerden çok daha şiddetli bir hale de gelebilmektedir.
Tinnitus şikayeti olan hastalar tarafından duyulan ses; çınlama, vızıltı, gürleme, tıkırdama, fısıltı, motor gürültüsü, rüzgar gürültüsü gibi tarif edilebilir, hatta kişi müzik duyduğunu söyleyebilir. Tinnitus bir veya iki kulakta bazen kafanın içinde algılanır. Bu durum hasta için önemsiz olabileceği gibi, hastanın kendisini güçsüz hissetmesine neden olabilir.
Tinnitus kendi başına bir hastalık olmamasına rağmen sık görülen, hastalar ve doktorlar için problem yaratan bir durumdur.
Tinnitus mekanizması tam olarak açıklanamamakla birlikte işitme sistemindeki değişikliklere bağlı olduğu düşünülmektedir. Tinnitus dış kulak, orta kulak veya iç kulağı ve işitme sinirini etkileyen her türlü hastalıkta ortaya çıkabilmektedir. Nedenleri arasında sık karşılaşılan; altta yatan kulak enfeksiyonları, kulaktaki yabancı cisim, kulak kiri ve gürültü hasarları sıklıkla bildirilen durumlardır. Bunların yanı sıra serotonin düzeylerini düşüren ilaç alımı, yüksek ve şiddetli seslere maruz kalmaya bağlı işitme kayıpları da etken olarak sık görülür.
İşitme kaybı tinnitus için en büyük ve tek risk faktörüdür. İşitme kaybının derecesinin artması tinnitus görülme oranının artmasına neden olur. İşitme kaybı olan hastaların %50- 70’inde tinnitusun eşlik ettiği bilinmektedir. Aynı zamanda tinnitus hiç bir işitsel patoloji olmadan da görülebilmektedir.
Tinnitusun görülme sıklığı farklı yaş grubunda ve farklı toplumlarda değişkenlik göstermekle birlikte yaklaşık olarak toplumun %7-33’ünde görülmektedir. Çocukluk çağından itibaren görülebilen bu semptomun insidansı yaşın ilerlemesi ile artar. Şiddetli tinnitusu olan hastaların sadece %25’i hayat kalitesinin etkilendiğini bildirirken, hastaların %1-3’ünde uyku bozuklukları, anksiyete gibi psikiyatrik bozukluklara sebep olmaktadır.
Şikayetleri şiddetli olan hastalarda tinnitus, konsantrasyon bozukluklarına, seslere hassasiyete, anksiyeteye ve depresyona neden olabilmektedir. Bu rahatsızlıkların bir araya gelmesi ile yaşam kalitesinde düşüş gözlenmektedir. Tahmini olarak genel popülasyonda her 100 kişiden 1’inde tinnitus hayat kalitesini ileri derecede etkilemektedir.
İşitme sisteminin her hangi bir yerinde dolaşım bozulmasına bağlı hasar oluşabilir ve dolaylı olarak tinnitusa neden olabilir. Kardiyovasküler hastalıklar ve risk faktörleri tinnitus ile ilişkili bulunmuş ve kardiyovaskuler hastalık riski arttıran her türlü etkenin tinnitusu arttırabileceği bildirilmiştir. Arteriyal hipertansiyon, hiperlipidemi, hiperinsulinemi gibi kardiyovasküler hastalıkların risk faktörleri ile tinnitus ilişkili bulunmuştur.
Tinnitusun klinikte değerlendirilmesi yapılırken öncelikle önemli veya kayda değer olmayan şeklinde ayrılması gereklidir. Normal tinnitus beş dakikadan az sürüp, sıklığı haftada birden az olan ve çoğu insan tarafından deneyimlenen tinnitus olarak tanımlanır. Patolojik tinnitus ise 5 dakikadan fazla sürüp haftada birden daha fazla oluşan ve genellikle işitme kayıplı insanlar tarafından deneyimlenen tinnitus olarak tanımlanır. Daha sonra şikayetin kaynağına yönelik tinnitus objektif ve subjektif olarak sınıfl andırılır. Objektif tinnitusta ses, hem hasta hem de başkaları tarafından duyulabilir; subjektif tinnitusta ise sadece hasta tarafından duyulabilmektedir.
Tinnitus şikayeti ile başvuran hastada öncelikle temel klinik değerlendirme yapılmaktadır. Bu değerlendirme içinde ilgili otolojik, genel ve aile hikayesi üzerinde durulur ve muayenede kulaklar, dişler, baş- boyun değerlendirmesi yapılır. Ayrıntılı bir öykü alınması esastır. Bu grup hastalarda incelemeyi kolaylaştırmak için standart öykü formları kullanılabilir. Tinnitusa eşlik eden başka odyovestibuler semptom olup olmadığı özellikle sorgulanır.
Sonrasında hastaya tam bir KBB, baş boyun muayenesi yapılır. Kulak içinde dinleme yapılabilir. Hastadan tinnitusunun ritmini söylemesi istenip nabız ile ilişkisine bakılabilir.
Gerekli görüldüğünde kan tetkiklerinde rutin biyokimya testleri istenmeli, hastanın elektrolit ve lipid parametreleri incelenmelidir. Tek taraflı tinnitus şikayeti ile gelen hastada mutlaka
MRG ile internal akustik kanal ve serebellopontin köşe incelenmelidir. Nabız şeklinde tinnitus tarif eden hastalarda MR anjiyografi ve venografi, DSA gibiincelemelere yer verilmelidir.
Tinnitus yakınması olan tüm hastalarda işitme azlığı şikayeti olsun olmasın saf ses odyometrisi, konuşma odyometrisi tam olarak uygulanmalıdır.
Hastaların duydukları ses odyometre cihazları ile taklit edilebilmektedir.
Böylece hastanın duyduğu ses gerek tını gerekse gürlük olarak belirlenebilir. Hastanın uyumunu gerektiren bir test olan tinnitus eşleme testi yapılır ve hastanın duyduğu sesin özellikleri ortaya konur.
Gerektiğinde denge sistemini inceleyen testler ve ileri işitme testleri de uygulanabilir.
Radyolojik olarak veya muayene bulgusu ile tinnitusa yol açabilecek durum tespit edildiğinde objektif tinnitustan bahsedilir. Tedavi buna göre yönlendirilir. Hastanın tüm incelemeleri sonunda organik patoloji bulunmadığı durumlarda subjektif tinnitus tanısı konur.
Tinnitusun tedavisinde uygulanabilecek ve hastalarda yarar gösterebilecek tek bir yöntem bulunmamaktadır.
Tedavi planlanırken ulaşılmak istenen 2 sonuç mevcuttur:
* Tinnitusa cevabın habituasyonu: tinnitusun insomnia (uykusuzluk), depresyon, anksiyete gibi psikolojik etkilerinin azaltılmasını amaçlar
* Tinnitus algısının habituasyonu: tinnitus hissinin azaltılarak kişinin sesleri duymasının engellenmesini amaçlar
* Günümüzde birinci amaca ulaşmada kullanılan bir çok tedavi seçeneği bulunmaktadır, ancak ikinci amaç halen araştırma konusu olmaktadır. Tinnitus yakınması olan hastalarda genellikle belirgin işitme kaybı da mevcuttur. Bu hastalar için hem işitmeyi düzeltmesi hem de tinnitus şiddetinde azalmaya sebep olması nedeni ile işitme cihazları tedavide birinci basamakta yer almaktadır.
Tinnitusta tedavi yöntemleri:
* Medikal Tedavi
* Maskeleme Tedavisi / akustik cihazlar: İşitme cihazları, Tinnitus cihazları, Masa üstü ses makineleri, Kaset ve CD’ler, Ses yastıkları,
* Elektroterapi: Biofeedback, Elektrik stimulasyonu, Transkutanoz elektriksel sinir stimulasyonu (TENS), Akupunktur,
* Psikolojik Tedavi: Psikoterapi, Hipnoz, Meditasyon, Tinnitus Habituation Terapi (THT),
* Cerrahi Tedavi
* Yeni yaklaşımlar: Lazer Tedavisi, Manyetik stimulasyon
Tinnitusun bir hastalık değil bir semptom olduğu hiçbir zaman unutulmamalı, öncelikle neden olabilecek medikal rahatsızlıklar ekarte edildikten ve medikal tedaviler yapıldıktan sonra devam eden tinnitus şikayeti varsa rehabilitasyon düşünülmelidir. Bu yöntemlerden bazıları:
Bio-feedback Yöntemi: Biyolojik geri bildirim yöntemi olarak da tanımlanabilir. Tinnitus şikayeti olan hastada duygusal ve bedensel bir çok problem olmaktadır. Sempatik sistemi aktive ederek hastada kan basıncı artışa, kaslarda gerginliğe, kalp ve solunum hızında artışa neden olmaktadır. Biofeedback ile vücutta gelişen bu olayların kontrol edilmesi öğretilmektedir.
İşitmenin Amplifi kasyonu / maskeleme: Akustik cihazlar çevresel sesleri arttırarak hastanın tinnitus farkındalığını azaltmaya yardımcı olmaktadır. Yüksek frekanslarda (tiz seslerde ) işitme kaybı ile ortaya çıkan tinnitusta, en iyi sonuç veren uygulama işitme cihazları ile maskelemedir. Dijital teknolojinin sağladığı avantajlar kullanılarak yapılacak dikkatli bir maskeleme ile tinnitus çoğu hastada ortadan kalkar. İşitme cihazının hasta için uyarlanmasının deneyimli bir odyolog tarafından yapılması gereklidir. Çok ileri derecede veya tam işitme kaybı olan hastalarda ise koklear implant uygulanması oldukça etkili sonuç vermektedir.
Özel olarak hazırlanmış tinnitus maskeleyici cihazlar kullanılarak rahabilitasyon sağlanabilmektedir.
Elektrik stimulasyonu: Bu tedavi yöntemi daha çok fi zik tedavi ve rahabilitasyon bölümünce uygulanmaktadır. Kronik ağrı, kas ve eklem rahatsızlıklarında uygulanan bu yöntem de kulak çevresine çok düşük seviyede elektrik akımları uygulanarak beyinde çınlama nedeni ile oluşmuş yolakların yeniden oluşturulması amaçlanmaktadır.
Tinnitus Retaining Terapi (TRT):
TRT’nin amacı kişinin çınlamaya alışmasını sağlamaktır. Bu amaca ulaşılırken 2 ayrı tedavi stratejisi birleştirilir. 1. Stratejide danışmanlık yolu ile tinnitus ile ilgili negatif düşünceler ve korkular ortadan kaldırılmaya çalışılır. 2. Stratejide ise ses terapisi kullanılarak bilinçli olarak algıdan kaynaklanan tinnitus ortadan kaldırılmaya çalışılır.
TRT ilk ziyaret ve takip randevularından oluşan planlı bir tedavi sistemidir.
İlk görüşmede TRT danışmanlığı ve uygun olan aletlerin ayarlanması yapılmaktadır. Takipte ise tedavinin gelişimi ve gerekirse ayarlarda değişiklik yapma açısından önemlidir. Hastaların 18 ay yakından takip edilmesi önerilmektedir.
Düşük Enerjili lazer Tedavisi (DEL):
Daha önce başka rahatsızlıklarda kullanılmaya başlanmış olan DEL’in sinir hücrelerinde hasarı azalttığı ve kan akımını düzelttiği çalışmalarda gösterilmiş ve bu nedenle iç kulaktaki salyangoza etki edebileceği düşünülmüştür. Dış kulak yoluna yerleştirilen düşük enerjili lazer cihazı ile salyangozun uyarılacağı seviyede lazer uygulanır. Böylece DEL’in salyangozdaki hasarı azaltarak, çınlama ve işitme kaybına olumlu etki edeceği beklenmektedir.
Koklear İmplantasyon:
İki taraflı çok ileri derece işitme kayıplarında çınlama çok sık olarak görülmektedir.
Bu durumlarda uygun adaylara koklear implant denilen biyonik kulak diye adlandırabileceğimiz cihazlar ameliyat ile yerleştirilip hastanın hem işitme kaybının düzelmesi hem de çınlamasının azalması sağlanabilmektedir.
Medikal Tedaviler:
Çınlama tedavisinde bir çok ilaç kullanılmıştır ve daha bir çoğu araştırma aşamasındadır.
Günümüzde sıklıkla uygulanan ilaçlar, iç kulak kan akımını arttırdığı düşünülen ilaçların yanında antidepresanlar çınlama nedeni ile ortaya çıkan anksiyete ve depresyon gibi rahatsızlıkların tedavisi ve böylece çınlamanın azaltılması için kullanılmaktadır.
Doç. Dr. H. Seyra Erbek
Dr. Reyan Elif Güner
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi
KBB Hastalıkları Anabilim Dalı